2 Şubat 2011 Çarşamba

Peter Poulsen

Bir insan düşün ki,
bir sırrı yaşam boyu saklayıp
sonra birden bir yıldız gibi patlayarak
her yöne dağılmış olsun;
ya da bir insan ki, aşk acısını unutmak için,
Amazonas'ta yıllarca kelle avcılığı
ya da Seylan'da bir ekimlikte
çikolata toplayıcılığı yaptıktan sonra,
gövdesi tunçlaşmış, tam zamanında yurduna dönsün:
sevgilisi koşup boynuna sarılsın,
çocukluğunu geçirdiği ev
açık artırmayla satılmaktan kurtulsun -
ya da bir kimyacı ki,
yaşam boyu sürdürdüğü çalışmanın
sonuç vermesine dört dakika kala
düşüp ölsün,
bu yüzden de yoksun kalsın dünya
kendiliğinden cilalayan ciladan.
Bir düşün ne durumlara düşüyor insan,
gene de geliyor üstesinden
ne olursa olsun.


* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

bırakıp gidersen beni deli olurum
dama çıkar kurşun sıkarım yoldan geçenlere
bırakıp gidersen beni
jimi hendrixin plağını pikaba koyup
hep aynı parçayı çalarım ölünceye kadar
bırakıp gidersen beni on kasa viski getirip
kafayı çeker evin girişine dikilir nara atarım
bırakıp gidersen beni tutar çocukluğumda
oynadığım bebeği kılım kıpırdamadan
elektrik süpürgesinin kordonuyla boğarım
bırakıp gidersen beni abdal olur da
bozkırda kral lear gibi analar kurumuna
haber gönderip tez elden kısırlaştırılmak isterim
bırakıp gidersen beni buzluğu en soğuğa ayarlayıp
içine uzanır uyku bastırsın diye beklerim
bırakıp gidersen beni aynanın karşısına geçer
usturayla suratımı paramparça ederim
bırakıp gidersen beni
oturup gözlerimi duvara diker
öylece beklerim geri gelmeni..

Hiç yorum yok: